Kuraklık raporu açıklandı

TZOB Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, “Türkiye Ziraat Odaları Birliği 2020-2021 Tarımsal Üretim Dönemi Kuraklık Risk Tahmin Raporu”nu açıkladı.
"Tarımsal üretim her zaman kuraklık, aşırı yağış, dolu, don ve fırtına gibi doğal afetlere açıktır” diyen Bayraktar, “Tarlasını eken çiftçi, ürününü hasat edene kadar diken üstündedir. Hasat yapılmadan ve ürünler ambara konulmadan doğal afetleri atlattım diyemez. Hatta bazı kurutmalık ürünlerde afet, yerde serili ürüne de zarar vermektedir. İklim değişikliğinin etkisiyle son yıllarda afetler sık sık yaşanmakta bazı yıllar üretim sezonu boyunca da devam etmektedir” diyerek çiftçilerin nasıl zor şartlar altında üretim yaptığına dikkat çekti.
Bayraktar sözlerini şöyle sürdürdü. “Çiftçilerimizin yoğun emek vererek ürettikleri ürünler, her yıl olduğu gibi bu yıl da çeşitli afetlere maruz kalmış, kayıplar yaşanmış ve yaşanmaya devam etmektedir. Bu kayıpların asgari düzeyde olması ve çiftçilerimizin afetlerden en az etkilenmesini sağlamak amacıyla her tarım yılının başından itibaren iklim koşulları ve bitki gelişimlerini Birliğimizce takip etmekteyiz.”
Bayraktar, tarımsal üretim döneminde özellikle aylık yağışlar ve bitki gelişimlerinin takip edildiğini, don ve kuraklık yaşanan il ve ilçelerdeki Ziraat Odalarıyla video konferans toplantılar düzenlendiğini ve illerde yaşanan durumu yerinde izleyip sonuçların TZOB tarafından kamuoyu ile paylaşıldığını söyledi.
“Kuraklık ve gıda güvencesi”
Dünya Tahıl Konseyi ve ABD Tarım Bakanlığı’ndan alınan 2020-2021 yılı verilerine göre buğday üretiminin 790 milyon ton, mısır üretiminin 1 milyar 200 milyon ton, arpa üretiminin 159 milyon ton, çeltik üretiminin 504 milyon ton ve soya üretiminin 363 milyon ton civarında olacağını belirten Bayraktar, sözlerini şöyle sürdürdü: “Dünyada 2020-2021 döneminde tahıl arzında sıkıntı bulunmamaktadır. Pandemi sürecinde, gıda güvenliği endişesi, iklim değişikliği gibi nedenlerle ithalatçı ülkelerin fazla alım yapmaları, ihracatçı ülkelerin ise ihracatlarını kısıtlamaları, durdurmaları veya stoklarını artırmak istemeleri gibi nedenlerle talep yönünde sıkıntılar yaşanmaktadır. Bu durum fiyatlarda yukarı yönlü bir hareketlenmeye sebep olmaktadır.”
“Hasat sezonuna girdiğimiz bugünlerde ekiliş ve piyasa öngörülerini değerlendirmekte fayda vardır” diyen Bayraktar, tarımsal emtia fiyatının kasım ayından beri son sekiz yılın zirvesini gördüğünü hatırlatarak, “Bayramdan sonra buğday ve arpada müdahale alım fiyatlarının açıklanması beklenmektedir. Maliyetlerdeki ve girdi fiyatlarındaki artış, döviz kurundaki değişim, yurt dışı fiyatlarındaki hareketlilik, enflasyon, refah payı gibi nedenlerle TMO bu yıl çiftçilerimizi mağdur etmeyecek seviyede hububat fiyatını açıklamalıdır.
Buğday, ayçiçeği, soya, mısır gibi ithal etmek zorunda kaldığımız birçok ürün dikkate alındığında uluslararası piyasalarda yaşanan fiyat hareketlerinin ülkemiz piyasalarını doğrudan etkilediğini söyleyebiliriz. Buna kurdaki olası hareketlenme de eklenince ithal ettiğimiz ürünlerin maliyetleri iç piyasa fiyatlarını artıracaktır ve gıda enflasyon riski devam edecektir” dedi.
Türkiye’de kuraklık
Üretim döneminin başladığı 1 Ekim 2020–30 Nisan 2021 döneminde ülkemizde yağışların 337,5 milimetre (mm) olduğuna ve normale oranla yüzde 23,6, geçen yıla oranla ise yüzde 18,6 azaldığına dikkati çeken Bayraktar, “Bu durum kış aylarının kurak geçmesine neden olmuş ve ekimi yapılan hububat, baklagiller ve bazı yem bitkileri ekilişlerinin gelişimini olumsuz etkilemiştir” dedi.
Şemsi Bayraktar, ülkemizde üretim döneminde yağışların geçen yıla göre İç Anadolu Bölgesi’nde yüzde 20,3, Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde yüzde 46,5, Akdeniz Bölgesi’nde yüzde 31,5, Doğu Anadolu Bölgesi’nde yüzde 27,5 ve Karadeniz Bölgesi’nde yüzde 7,6 azalırken, Ege Bölgesi’nde yüzde 7,8 ve Marmara Bölgesi’nde yüzde 34,5 arttığını açıkladı ve sözlerini şöyle sürdürdü:
“Sonbahar yağışları tüm bölgelerde uzun yıllar ortalamasından ve geçen yıldan düşük olurken, en fazla azalma yüzde 31 ile İç Anadolu Bölgesi’nde olmuştur. Ege ve Karadeniz bölgelerinde ise son 40 yılın en kurak sonbaharı yaşanmıştır. Marmara Bölgesi haricinde tüm bölgelerde kış mevsimi yağışları uzun yıllar ortalamalarına göre azalmıştır. Azalan yağışlar özellikle Güneydoğu Anadolu Bölgesi ve İç Anadolu Bölgesi’nin bazı illerinde ekilen tohumlarda yeterli çimlenme olmamış, çıkış yapan tohumlarda ise gelişme zayıflıkları meydana gelmiştir. Bu yıl üretim sezonunun başından itibaren yağışların yetersiz olması meteorolojik kuraklığa neden olmuştur. Gelinen son durum değerlendirildiğinde mayıs ayında ise bazı illerimizde tarımsal kuraklığa kadar ilerlediği görülmüştür.”
“Kuraklığa bağlı ekili alanlarda stres yaşandı”
Ülke genelinde aralık ayına kadar bitkinin ihtiyacı olan yağmur ve kar yağışlarının olmaması nedeniyle kuraklık seyrinin devam ettiğini ve ekili alanlarda stres yaşandığı açıklayan Şemsi Bayraktar, bölgelerin ve illerin tamamında Antalya ve İzmir hariç düşüşlerin kaydedildiğini belirtti.
Bayraktar şunları ifade etti. “Ocak ayında yağışlar uzun yıllar ve geçen yıl yağışlarının üzerinde gerçekleşmiştir. Bu ayda yağışlarda uzun yıllara göre yüzde 43 ve geçen yıla göre yüzde 53 artış meydana gelmiştir. Tüm bölgelerde değişen oranlarda yağış artışı olmuştur. Diğer taraftan aralık ve ocak aylarında normallerin üzerindeki hava sıcaklıkları nedeniyle fenolojik gelişmenin zamanından önce olması ve şubat ayı ortaları ile mart ayının son haftalarında meydana gelen don, ülkemizin katma değeri yüksek önemli ihraç ürünlerinden olan tahıl, fındık, kayısı, üzüm, erik, kiraz ve badem gibi ürünlerde zarara neden olmuştur.
Şubat ayında yağış yetersiz oldu. Sadece Marmara Bölgesi’nde yağışlarda yüzde 4 artış görülmüş diğer tüm bölgelerde yağışlar normalin oldukça altında kalmıştır.
Mart ayında tekrar yağışlı bir sezon yaşanmış, birçok bölgede büyüme ve gelişme açısından kritik olan mart ayının yağışlı geçmesi yeterli rekolte umutlarının devamı açısından olumlu değerlendirilmiştir. Yağışlar tüm bölgelerde normallerin üzerinde gerçekleşirken sadece Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde normalin yüzde 14 altında olmuştur. Karadeniz Bölgesi’nde yüzde 63 artış, İç Anadolu Bölgesi’nde yüzde 52 artış, diğer bölgelerde ise yüzde 26 ile 34 arasında değişen artışlar kaydedilmiştir.”

